RAMAZANDA 6.CI GÜN
YİNE İMAN KONUSUBugün de yine iman esasları üzerinde duracağız. Çünkü, imanın şartlarını sadece birer cümle olarak geçtik. Şimdi biraz açalım ve üzerlerinde düşünmeye ve araştırıp tahkiki iman yönüne yönlendirmeye çalışalım. Daha çok taklidi imanda karar kılan kardeşlerimin belki ufkunu açmaya, okuyup ve araştırma yapmaya meraklandırmış oluruz. Çünkü, bir müslüman için iman meselesi çok önemlidir. Nedenine gelince imansız Cennete girilmiyor. Cennetin vizesi imandır. İmanda öyle kolay-kolay elde edilen ucuz bir değer değildir. Bilinçli olacak, tahkikten geçecek ve salih amelle güçlenecektir. Öyle, sadece lafla “Lâ ilâhe illallah” demek yetmez. Bunu söyleyenlerin Kur’an dan haberi yok. Çünkü, Kur’an da böyle bir ibare yok. Tam aksine “İman ettik deyince bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz” Diyor Kur’an. Dahası var, “Başkalarının başına gelenler sizinde başınıza gelecek” deniyor. Öyle orta yerde dolaşan mesnetsiz ve delilsiz sözlere kanmamalıyız. Yüce Allah’ın Kur’an da iki ifadesi var ki, çok dikkat çekicidir. Biri, Ayeti kerimelerin başında geçen, Ey iman edenler! ifadesi, ikincisi de, iman edip salih amel işleyin teşvikidir. Çünkü, Cennete girecek olan insana en çok lazım olan Salih ameldir. Gösterişe, riyaya, şirke ve küfre bulaşmış olan amellerin faydası yok, üstelik birde zararları var. Özellikle de şirkin, eğer tevbesini yapmadan kişi ölürse, Allah onu affetmeyeceğini söylüyor. Onun için şirkten arınmış tahkiki, bilinçli ve güçlü bir iman, Salih amellerle desleklenmelidir. Kurtuluş ve Cennete varış ancak böyle olacaktır.
ALLAHA İMAN
BİRİNCİ ŞARTTIREvet, imanın birinci şartı Allah’a inanmak, iman etmektir. Yani, Alllah’ın varlığına, birliğine, eşi-benzeri ve ortağı olmadığına, herşeyi, yaratan, şekil ve biçim veren ve yöneten olduğuna, insana özel bir önem verdiğine ve dünya hayatında imtihana tabi tuttuğuna, yarın ahirette hesaba çekeceğine cennet veya cehennemle muamele edeceğine, bu durumun öncesinde dünyada iken insana yol gösterici Kitap ve Peygamber gönderdiğine inanmak. Bu konuda müslüman kardeşlerime, Sayın Mustafa İslamoğlu’nun yazdığı üç ciltlik Esma-ül Hüsna kitabını okumalarını özellikle tavsiye ediyorum. Sahasında dünyada bu muhtevada yazılmış tek eserdir. Yüce Rabbimizi tanıma hakkında isimleriyle öğrenip bilmek için çok önemli ve hatta çok gereklidir diyebilirim. İmanın ikinci şartı Meleklere inanmaktır. Melekler Allah’ın yarattığı nurdan varlıklardır, güç ve enerji niteliği gibi özellikleri olan, Allah’a mutlak itaat eden ve çeşitli görevlerle yükümlü olan, sayılarını Allah’tan başkasının bilmediği, kâinatın her yerinde bulundukları ve bizim gözle göremediğimiz yaratıklardır. Yimezler-içmezler, erkeklik ve dişilik özellikleri yoktur. Kur’an-ı Kerimde adları geçenler ve bazılarının yaptığı görevler hakkında bilgiler var. Mesela, Cebrail adındaki melek, Allah’tan aldığı vahiyleri peygamberlere götüren, canlıların canını alan Azrail ve yanında yardımcıları, Mikail ve adı Kur’an da geçmeyen son saatte Sur’a üfürecek olan İsrafil Aleyhisselam adlı melekler ve Kiramen-katibin melekleri gibi çeşitli yerlerde görevli olan ve adlarından bahsedilmeyen bir çok melek vardır, bunların hepsine inanmak ve iman etmek imanın ikinci şartıdır.
İMANIN ÜÇÜNCÜ ŞARTI
KİTAPLARA İMANDIR
Bir insicam içinde takip ettiğimiz imanın şartlarını fazla detaylara inmeden ve kırıklamadan ifade etmeye çalışıyoruz. İnşallah açıklayıcı ve yararlı oluyordur. Evet, imanın ilk şartı Allah’a iman, ikincisi Meleklere iman, üçüncü de Kitaplara imandır. Kitaplar ilk peygamber Âdem aleyhisselamla başlıyor ve son Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselamla sona eriyor. Biz bunları son Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselama inen son Kitap Kur’an-ı Kerimden öğreniyoruz. Kitapların sayısı 104 olarak Kur’an da geçiyor. 100’ü Suhuf 4’ü Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an olup kitap adıyla anılmaktadırlar. Ancak, şimdi insanların elinde baştan-sona aslı-esası gerçek olan sadece Kur’an vardır. Diğerlerinin asılları yoktur, zamanımıza ulaşmamış, insanların ellerinde bulunanlar da insanlar tarafından tahrifata uğramış olanlardır. Biz müslümanlar bunların asıllarına inanıyoruz. Ancak, tahrifata uğrayanların içinde de gerçeğinden bazı bölümler olabilir. Onun için onlara da toptan saygısız davranmak doğru değildir. Evet, Yüce Allah’ın insanlığa son mesajı yani son kitabı-tebligatı ve yaşam kılavuzu Kur’an’dır. Biz müslümanlar buna inanıyor ve buna uyuyoruz. Mekke’de Hz. Muhammed aleyhisselama inmeye başlayıp ve Medine’de 23 yılda tamamlanmıştır. 114 Sure ve 6666 ayettir. Peygamberimiz her vahyi alışında tayin ettiği katipleri vasıtasıyla ayet ve sureleri yazdırıp kayda geçirmiştir. Şimdi elimizde bulunan kitap aynen o yazılıp kayda geçen Kur’an-dır. Toplanıp bir araya getirilişine Mushaf denmektedir. Son saat Kıyamete kadar bakidir ve bütün insanlığın son din kitabıdır. Hükümleri evrenseldir, yarın ahirette Kur’an-a uyup-uymadığımızdan hesaba çekileceğiz. Cennet veya Cehennem yolculuğu bu kitabın sınavı sonunda belirlenecektir. Unutmayalım!..
İMANIN 4’NCÜ ŞARTI
PEYGAMBERLEREDİR
İlk insanlığın peygamberi Hz. Âdem ve insanlığın son peygamberi de Hz. Muhammed aleyhisselamdır. Bu iki peygamberin arasında çok peygamber geçmiştir, sayılarını Yüce Allah bilir, bize Kur’an da 28 Peygamberin adını ve bazılarının da yaşayışlarından örnekler verilmiştir. Ancak, son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın hayatı 23 yıllık peygamberliği süresiyle örnek insan olarak Kur’an da bildirilmiş ve insanlığa son rol model olarak Yüce Allah tarafından tavsiye edilmiştir. Bunu, peygamberimizin Risalet döneminden yani peygamberlik süresince yaşadığı hayattan ve tabi okuduğumuz Kur’an-ı kerimden öğreniyor ve anlıyoruz. Tabi Kur’an’da adı geçen diğer peygamberlerin hayatından da birçok örnekler verilmektedir. Hayatımız için o örneklerden dersler almamızda dikkatlere sunulmaktadır. Ama, bütün bunları peygamberimiz Allah’tan aldığı gibi insanlığa tebliğ ederken, pratik hayatında da gerektiği yerde, gerektiği zaman ve gerektiği kadar bizzat kendisi uygulayarak örnek oluyordu. Bunu, Yüce Allah peygamberimizi “Alemlere rahmet olarak gönderildiğini, bu rahmet olma özelliği içinde çok güzel örnek alınacak ahlaki davranışlar olduğunu Kur’an da bildirerek ifade etmektedir. Özellikle mü’minlere karşı çok yumuşak, mülâyemetli, şefkatli ve merhametli olduğu vurgulanmaktadır. Her hâlinin ve davranışının özenle ve dikkatle izlenmesi tavsiye edilmekte ve Yüce Allah kendisinden sonra Rasulüm dediği Peygamberimize itaat etmemizi emretmektedir. Çünkü, Rasulüm deyip sen en güzel ahlak üzerindesin ifadesini peygamberimiz için kullanıyor. Dolayısıyla bu rütbelerle bezenmiş 23 yıllık peygamberlik sürecinde her insana yaklaşımında cezbedici, tavrı-hareketleriyle özendirici bir tutum ve davranış sergileyen peygamberimiz Hz. Muhammed insanlığın en üst düzey örnek ve önder son rol modelidir Sallallahü teâlâ aleyhi vesellem.
İMANIN 5’NCİ ŞARTI
AHİRET GÜNÜNE İMANDIR
Kur’an-ı Kerimde iki ayette-yukarıda belirttiğimiz gibi-imanın şartları beş olarak geçmektedir ve Ahiret gününe iman beşinci şart olarak ayetlerde yerini almaktadır. Bir altıncı şarttan bahsedilmektedir, ancak Kur’an da yer almamaktadır. Ulema tarafından sonra altıncı şart olarak imanın esaslarına ilave edilmiştir. Biz, Kur’an da geçmediği için onu imanın şartlarına dahil etmedik. Çünkü, böyle bir şarta ihtiyaç olsaydı Allah onuda imanın şartlarına dahil ederdi. Haşa! Allah eksik bıraktı da Ulema mı tamamladı. Hucurat suresi ayet 16, Nahl suresi ayet 74, Şura suresi ayet 21’ i olsun okumanızı tavsiye ediyorum. Evet, Ahiret gününe iman, öldükten sonra dirilmeye ve dünyada yaptıklarımızın hesabını vermeye iman etmekte farzdır. İnsan için bu dünya hayatı bir imtihandır, Hayatı ve ölümü Yüce Allah bize bu dünyada nasıl işler işleyeceğimizi denemek için vermiştir. Diğer canlı maddi varlıklar içinde insana bir farklılık ve üstünlük vermiş, dünyaya halife nasbetmiş, sayısız iyilik ve ikramlarla donatmış, ruh, akıl, irade, bilinç ve vicdan vermiş, bütün bunların dünya ve ahiret yararına nasıl kullanacağını bildirir bir kitap ve o kitabı da bir peygamberle göndermiştir. Bu bilgilerin ışığında dünya hayatından sınava çekileceği, sınav sonuçlarının öldükten sonra öbür dünyada büyük hesap gününde kendisine bildirileceği tebliğ edilmiştir. Ahiret günü, mahşer yeri, arasat meydanı, din günü ve hesaba çekilme zamanı, hayır ve şerrin tartılma anı, Cennete veya Cehenneme sevk edilme zamanına inanmak. İmanın son beşinci şartıdır.
VAİZ KÜRSÜDE’den
(TEVEKKÜL)
Bırak çalışmayı, emr et oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevla ecir-i hasın iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
Birer birer oku tekmil edince defterini;
Bütün o işleri Rabbim görür: Vazifesidir…
Yükün hafifledi..Sen şimdi doğru kahveye gir!
Çoluk, çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…
Huda vekil-i umurun değil mi? Keyfine bak!
Onun hazine-i in’amı kendi veznendir!
Havale et ne kadar masrafın olursa… Verir!
Silahı kullanan Allah, hududu bekleyen O;
Levazımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
Çekip kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesabına küffarı hak-sar edecek!
Başın sıkıldı mı, kafi senin o nazlı sesin:
“Yetiş!” de, kendisi gelsin, ya Hızr’ı göndersin!
Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın O;
Çoluk çocuk O’na ait: Lalan, bacın, dadın O;
Vekil-i harcın O; kâhyan, müdir-i veznen O;
Alış seninse de, mes’ul olan verişten O;
Denizde cenk olacakmış…
Gemin O, kaptanın O;
Ya ordu lazım imiş… Askerin, kumandanın O;
Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;
Tabib-i aile, eczacı… Hepsi hasılı O.
Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu?
Huda’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Huda.
Mehmet Âkif Ersoy (1873-1936)
(ecir-i has: İşçi. Huda: Allah. vekil-i umur: Bir kişinin işlerini yürütmekle görevli kimse. hazine-i in’am: Yardım hazinesi. hak-sar: Yerle bir. vekil-i harc: Sahibinin adına harcamada bulunmaya yetkili kişi. kâhya: Birinin işlerini çeviren yetkili kişi. müdir-i vezne: Sayman. mes’ul olmak: Sorumlu olmak. tabib-i aile: Aile hekimi. mütevekkil: İşini Allah’a bırakan.)
Kahvelerim pişti gel
Cezvelerim taştı gel
İyi günün dostları
Kötü günüm geçti gel
Gız gelin dırdır etme
Fazla ileri gitme
Vakitsiz horuz gibi
Gece yarısı ötme
Beyaz giyme söz olur
Siyah giyme toz olur
Giyeceksen yeşil giy
Muradımız tez olur.
DİL ÇEREZLERİ
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.