MUSTAFA ULUÇAY –
Aziz sohbetdaşlarım, bugün yine şehir merkezindeyiz. Hava soğuk, Kaptan şoförümüz aziz dostum Mustafa Demirtaş, değerli dostumuz Cengiz Akay’ı almış geldi. Bende söylenilen saatte hazırlığımı yapıp sokağa çıktım baktım ki bekliyorlar, hemen arabada yerimi alıp yola koyulduk. Hâl-hatırdan sonra kaptan şoförümüz ve kafile başkanımız Mustafa, bu günkü Cuma namazı kılacağımız caminin Halise Akıntürk olduğunu söyledi ve o canibe doğru direksiyonu kırdı. Yolda evinin yanından yine çok değerli dostumuz Muhammed Oğuz’u aldık ve halk arasında Konyalılar Mahallesi denilen çevre yolunun altında ve Bağarası yolunun solunda portakal bahçesinin içinde Halise Akıntürk camiine geldik. Şadırvanda bir kişi abdest alıyordu, cami avlusunda biraz gezinip sağa-sola bakıp, portakal ağaçlarını seyredip, birde bu ağaçların çiçek zamanı aklıma geldi. O zaman burası nasılda mis gibi kokuyordur, o mevsimde burada kılınan namazın hazzını ve zevkini düşündüm. Ama, dediğim gibi hava soğuk daha fazla dışarıda durmaktansa içeri girmeyi yeğledim. Arkadaşlar dışarıdaki manzarayı sevmiş olacaklar ki, portakal ağaçlarını seyre daldılar. Caminin içine girdim, lâkin içerisi de soğuk, herhangi bir ısıtma tertibatı yok. Şehir içinde diğer camilerin hepsinde yerden halıların altından ısıtma tertibatı var, bazılarında ayrıca klimalar da var. Demek ki bu caminin muhitindeki cemaat fakir, öyle bir ısıtma tertibatı kuramamışlar. O zaman buraya bir hayır sever eli uzanması gerek. Gerçi cereyanın kv. da pahalı, ama cemaat soğuktan geç geliyor ve namaz öncesi yapılan vaazı dinleyemiyor. Evet, bu Cuma vaazını yapanı dinlemek bir kazançtı. Konuşan belli ki işinin uzmanı rahat ve güzel konuşuyor, kurduğu cümleler, konuya olan hakimiyeti, üslûp ve hitabeti çok iyidi. Konuda, doğruluk-dürüstlük, hakkın ve haklıların yanında olmak, önemine binaen şu zamanın şartlarında çok gerekli ve üzerinde ciddiyet ve hassasiyetle durulması icabetmektedir. Çünkü, insanlarımız çok konuşuyor, her duyduğunu doğru yanlış demeden karşı tarafa aktarıyor. Belgesiz, delilsiz ve ıspatsız zan ve tahmin üzerinden işittiğini hiç araştırmadan çevresindeki insanlara anlatıyor. Bu tür sohbetlerle gayet rahat dedi-kodu tabir edilen gıybet yapılıyor. Bu minval üzere yapılan sohbetini dinlediğimiz zatın, Konya Müftüsü olduğunu öğrendik. Evet, Müftü Efendi bu alanda çok güzel ders alacak şeyler söyledi. Özellikle ben müslümanım diyenin yalan-yanlış konuşmasının çok çirkin olduğunu söylemesi ve yalanla, imanın bir yerde olamayacağının üzerinde durması çok önemli ve çok anlamlıydı. Çünkü, gerçekten bir müminin-müslümanın yalan konuşması çok vahim bir olay. Rahat bir şekilde yalan söyleyenin, bu hâlini karakter haline getirenin imanla bir peroblemi var demektir. Bu kişi namaz kılsa ve oruç tutsa bile, yalan söylemeyi bırakmadığı sürece o ibadetlerin bir önemi yoktur. Konya Müftüsüne teşekkür ettik ve yüreğine sağlık diyoruz. Güzel ve doğru bir sohbetti Allah razı olsun. Gelelim hutbeye, burada hutbe için ayni şeyi ne yazık ki söyleyemiyeceğiz. İmam-Hatibin okuduğu hutbe, her zaman olduğu gibi Yukarıdan Diyanet İşleri Başkanlığından gelen ve ciddi bir emek verilmeden hazırlanan bir hutbe idi. Kur’an-ı Kerimden bir ayet okunmadı Mescid-i Aksa ile ilgili, İsra suresinin ilk ayeti olsun okunmalı idi. Peygamberler şehri olmasının özelliği vurgulanmalı Hz. Süleyman, Zekeriyya ve İsa Aleyhisselamlardan Kur’an merkezli bir iki çarpıcı cümle kurulmalı ve Yahudinin oraya nasıl ve kimler tarafından yerleştirildiğine dikkat çekilmeli ve çevresindeki müslüman Arap devletçikleri, yahudilerle ilişkilendirilerek anlatmalıydı. Senin sözünün geçmediği yerde kılacak olduğun namaza o binlerce sevap verileceğinden söz etmeden önce bunların bilinmesinde yarar var. Tarih boyunca oraya hakim olan zihniyetin dünyada sözünün dinlendiğini, hüküm ve düşüncesinin saygı gördüğünü insanlarımızın bilmesi gerekir. Mescid-i Aksa’nın siyasi açıdan önemi dünyada her zaman hissedilmiştir. Şimdi şu yaşadığımız dönemde bu iman bilincinin idrakiyle Mescid-i Aksa’ya bakmak ve geçmişiyle kıyaslayıp bir siyasi düşünceye varmak lâzımdır. Ama, olay bir Filistin meselesine odaklandırılıyor. Evet, Mescid-i Aksa’da o sevabı alabilmek, gerçi böyle önemli meseleyi sevaba indekslemekte doğru değil, ama hadi o açıdan bakalım, orada itediğin zaman namaz kılmalısın ki, o sevabı hak edesin! Neyse, daha fazla uzatmayalım, aziz sohbetdaşlarım işte bu cuma sohbetimizin intibaları da bunlardan ibaret. Haftaya bir başka camide buluşmak ümidiyle hoşça kalınız.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.