Dünden devam
_Asa nerede ki? diye sordu Berzah.
Ben de cevap bekler gibi Balkın Nine’ye baktım.
_ Yerin altında ve adanın merkezinde diye cevapladı sorumuzu, ekledi:
_ Yer altının kapısı var, o kapıyı açabilmeniz için kitabın sayfalarında gizli anahtarı bulmanız lazım. Masada oturanlar bizimle birlikte Bilge Kadın’ı meraklı meraklı dinliyorlardı.
_ Peki, anahtarı nasıl bulacağız?
_ O da benden size hediye olsun dedi gülümseyerek, anlamaz gözlerle ona baktım. Benim bu şaşkın halimi fark etmiş olmalı ki cümlesini devam ettirdi:
_Anahtarın yerini biliyorum ve yarın sabah ilk işim sizi oraya götürmek olacak.
Kaşlarım çatık bir şekilde konuşmak için ağzımı açacağım sırada sabahtan beri sessizliğini koruyan Berzah konuştu:
_ Madem siz anahtarın yerini biliyorsunuz, niye gidip yer altı dünyasına girip asayı almayı denemediniz?
_ Denemediğimi kim söyledi? denedim ,olmadı. Bazı şeyler eksik kaldı. Ben anladım ki onu kutsal güce sahip olan kişiler açabilir. Siz de tam olayın üstüne denk geldiniz.
Anladığımıza dair mırıltılı sesler çıkardık.
_ Peki devamında ne olacak? Yani anahtarı bulduktan sonra ne olacak?
Ben bu soruları yöneltirken yanda eğlenen insanlar yüksek sesle şarkı söyleye başladı:
Gece olunca Ay’a bak!
Sonra dön yüzünü insanlara... Unutma;
Ölümsüzlük canlılarda değil, ruhlarda!
Bir kulağım şarkı da , bir kulağım Balkın Nine’deydi:
_ Sonra anahtarla yer altına gireceksiniz. Bir iz bulup o izin doğrultusunda tüneli takip edip adanın merkezine çıkacaksınız. Yani asanın yanına! Sizi ürkütmek istemem, o asayı oradan almak o kadar kolay değil; çünkü kutsal asanın yüzyıllardır koruyucuları var. Efsaneye göre o asayı alabilmek için sınava tabi tutulacaksınız. Başarılı olursanız asa sizin olacak şayet olur da başaramazsanız ne olacağını ben de bilmiyorum. Zaten beni ürküten şey de bilinmezlik!
Duyduklarımızla olduğumuz yere mıhlandık. Allah’ım nasıl bir şeyin içine düşmüştük böyle?
O sırada şarkının sözleri göğe yükseliyordu:
Gece olunca denize bak!
Sonra dön yüzünü insanlara... Unutma ;
Ölümsüzlük balıklarda değil, ruhlarda!
_ Söyleyeceklerim bundan ibaret kızlarım şimdi gidip iyice dinlenin! Yarın sabah anahtarı almaya gideceğiz. Oradan da siz yeraltı dünyasına geçeceksiniz ve bu işi başaracaksınız!
_ Ya başaramazsak, dedi Berzah.
Balkın Nine, kesin bir dille:
_ Başaracaksınız, dedi. Başarmak zorundasınız; çünkü geri dönmek istiyorsunuz. O yüzden bu işi yapın ve cesur olun!
Onu onayladık ve çadırlarımıza ilerledik. Uykum olmasa da gözlerimi kapattım ve uyumayı diledim. Bu sefer kendim uyanmıştım , üstümü başımı düzeltip saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptım, Berzah’ın yanına gittim. Onu da uyandırdım. Yavaş yavaş hazırlanmaya başlamıştı. Yatağımın kenarında duran çantamı aldım, çadırdan dışarıya çıktım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime. Denizin o ferahlatıcı kokusu buraya kadar geliyordu. Bir ses duyduğumda Berzah’ın da dışarıya çıktığını anladım. Ayaküstü bir şeyler yedikten sonra yola koyulduk, yanımıza erzak almayı da unutmamıştık.
Balkın Nine elindeki büyük bastonuyla ilerliyor, biz de onu takip ediyorduk. Nihayet durduğunda karşıma baktım. Burası çok güzeldi! Şırıl şırıl akan bir nehir vardı. Nehrin etrafında renk renk çiçekler, gökyüzünde çeşit çeşit kuşlar vardı. Çiçekler ve kuş sesleri arasında ilerlemeye devam edince otomatikman biz de onu takip etmeye başladık. Adım adım nehrin yeryüzüne döküldüğü yere ilerliyorduk, su sesinin şiddeti çok artmıştı, vardığımızda küçük, doğal bir koridordan geçtik ve bir mağaraya girdik. Şaşkın gözlerle Berzah’la birbirimize baktık. Şelalenin arkasında sonu mağaraya açılan gizli bir geçit vardı. Balkın Nine bastonunu yere bıraktı, eğildi. Bir taşı kaldırdı, altından kalem büyüklüğünde bir anahtar çıkarttı. Yakınında Berzah durduğu için anahtarı ona uzattı, Berzah anahtarı kavradı.
Balkın Nine’nin başıyla işaret ettiği yere ilerledik, karşımızda duran kapının kilidine Berzah anahtarı sokmayı denedi, ilk girişiminde başarısız oldu.
Anahtarı elinden aldım, bir kez de ben denedim. Olmuştu, kapı açılmıştı. Mutlulukla ellerimi çırptım, içeriye girmeden önce son kez arkama baktım. Balkın Nine, yanımıza geldi, ellerini yanaklarıma koyup bizi sırayla öptü. Sonra bize şans diledi, oradan uzaklaştı.
Devamı var...
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.