İdari yargılamalarda bilirkişi delili konusunda İdari Yargılama Usulü Kanununun( İYUK)  31. Maddesi yol göstericidir. İYUK’un 31.Maddesi ise;

“Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.”  Şeklindedir.

İdari Yargılamada, bilirkişi delili konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK) hükümlerinin uygulanacağı açık bir şekilde belirtilmiştir.

HMK’nın Bilirkişiye Başvurulmasını Gerektiren Haller Başlıklı 266. Maddesi,

“(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.”

Hükmü, ÇÖZÜMÜ HUKUK DIŞINDA ÖZEL VEYA TEKNİK BİLGİYİ GEREKTİREN HALLERDE taraflardan birinin talebi üzerine veya mahkemece  bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceğini açıkça düzenlemiştir.

            Kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere, bilirkişi incelemesine ancak ve ancak özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde başvurulmaktadır.

Peki İdari Yargılamada bir idari işlemin iptali söz konusu ise hangi hallerde bilirkişi incelemesine gidilmektedir?

İdari işlemin konusu hukuk bilgisi dışında teknik ve özel bir bilgi ile çözümlenecek ise bu durumda bilirkişi incelemesine başvuru yapılmaktadır. İdari yargıda bazı durumlarda  bir idari işlemin yürütülmesinin durdurulması istemi bilirkişi  raporunun ışığında ya kabul edilmekte ya da reddedilmektedir. Bilindiği gibi bazı telafisi güç veya imkansız zararların doğması ihtimaline karşın bazı idari işlemler için yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmaktadır. 

 Yürütmenin durdurulması istemi bu anlamda dosyaya eklenen bilirkişi raporunun içerdiği bilimsel verilerle yakından bağlantılı hale gelmektedir.

Bu durumda mahkemelerden bilimsel verilerin ışığında  söz konusu idari işlem hakkında yürütmenin durdurulması istemi hakkında kabul kararı vermesi beklenmektedir.

Son dönemde kamuoyunu yakından ilgilendiren, Kuyulu Mahallesi Mezarlık Yeri ile ilgili Efeler  İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurul Kararının iptaline ilişkin  açtığımız dava dosyasında bilirkişi heyet raporunun dosyaya ışık tutan varlığına rağmen neden  işlem hakkında  Temmuz 2024 yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildi?

Bu konu bir hukukçu ve maddi gerçekliğin ortaya çıkmasını sağlamaya çalışan bir kimse olarak  şahsımı bu konuda yazı yazmaya sürüklemiştir.  

Bilindiği gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren Mezarlık Yerinin tahsisine ilişkin olarak Efeler İlçe Umumi Hıfzıssıha Kurul Kararının yürütülmesinin durdurulması istemli iptal davasını  açmıştık. Konu ile ilgili 28.05.  2024 tarihinde dosyaya kamuoyunu yakından ilgilendiren söz konusu mezarlık yerinin mezarlığa uygun olmadığı Jeoloji Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Şehir ve Bölge Plancısı,Çevre Mühendisi ve Harita Mühendisi tarafından  bilirkişi raporu olarak ortaya konulmuştu. Raporda;

 -Dava konusu taşınmazın çevre düzeni planı hükümleri uyarınca sulama alanında yer alan bir tarım arazisi olması ve sulama alanlarının kesin korunması gereken alanlardan olması, parselin mera vasfında olması ve çevre düzeni planında mera alanlarının korunmasının esas olduğunun belirtilmesi, sulama alanı ve mera alanlarının önemli bir sınırlayıcı unsur oluşturması nedenleriyle şehircilik ilkeleri ile kamu yararına uygunluk göstermediği kanaatine varılmıştır.   

-Dava konusu parselin zemin yapısının birikinti oluşturma durumunun varlığı nedeni ile ilgili yönetmeliğe uygun olmadığı anlaşılmıştır.

 -Dava konusu taşınmazın; 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında sulama alanında yer alan bir tarım arazisi olması ve sulama alanlarının kesin korunması gereken alanlardan olduğu anlaşılmıştır.

- Dava konusu Parselin mera vasfında bir parsel olması ve 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında mera alanlarının korunmasının esas olduğunun belirtilmiştir.

-Yine dava konusu parselin hem çok geçirgen olan toprak özellikleri hem de dereye bitişik konumu itibarıyla mezarlık olarak kullanılması uygun olmadığı belirtilmiştir. Bilimsel temellere uygun olarak hazırlanan bilirkişi heyet raporunda, söz konusu parselin mezarlık alanına uygun olmadığı açık bir şekilde vurgulanmıştır.

Bu nedenler burada özet olarak belirtilmiştir. Bilirkişi heyet raporunda daha teknik ve detaylı nedenler açıkça sıralanmıştır.

Bilimsel ve teknik veriler ışığında hazırlanan   bilirkişi raporunun varlığına rağmen neden 08.07.2024 tarihinde ise Efeler İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurul Kararının yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin red kararı verildiği ise ne Kuyulu Mahallesi sakinlerince ne de bir hukukçu olarak şahsımca anlaşılmıştır.

Genel anlamıyla hukuk bilgisi dikkate alındığında;

Bilirkişi raporları dikkate alınmayacak ise neden dosyalar bilirkişilere gönderilmektedir? Hukuk bilgisi dışında mezarlık yerinin mezarlığa uygun olup olmadığını ortaya koyacak  olanlar bu konuda uzmanlığını kanıtlamış olan bilirkişilerdir. Bilirkişilerin sundukları raporlar ise mahkemeler için yol gösterici mahiyettedir. Mahkemeler bilirkişilerin sunduğu raporlarda bir çelişki görmesi halinde tekrar bilirkişiye dosyayı gönderebilmektedir. Nihayetinde  İYUK bakımından uygulanacak olan HMK’nın   281. Maddesi,

“ (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle:22/7/2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.

(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.

(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmünü  barındırmaktadır.

 

Görüldüğü üzere mahkemeler bilirkişi raporunda bir eksiklik görür ise veya belirsizlik görür ise ek rapora başvurabilmektedir. Zira  önemli olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.

Söz konusu mezarlık yeri hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmediği için mezarlık yerine şu aşamada definler gerçekleştirilmektedir.  Peki mevcut durumda mezarlık yerinin mezarlık için  uygun olmadığını gösterir bir bilirkişi raporu var iken  ve bu idari işlemin hukuka aykırılığı açık iken, ileride söz konusu idari işlemin iptali kararı verilmesi halinde yürütmenin durdurulması kararı verilmemesinin sonuçları nasıl olacak?

Yaşayıp göreceğiz.

                                                                                      

  Av. Arb. Cennet Ceyda BOĞA YILDIZ