Türkiye Devleti, 23 Nisan 1920’de kurulmuş olan TBMM’nin açılışı ile ortaya çıkmıştır. Devletin kurulması 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ile ortaya çıkan bir zorunluluktan ibarettir. Mebuslardan bazıları tutuklanmış ve Walta Adasına hapsedilmiş, kaçanlar da Ankara’ya doğru yola çıkmışlardır.
Osmanlı’nın başkenti 16 Mart’ta işgal edilmesine ise Osmanlı Mebusan Meclisi’nin almış olduğu Misak’ı Milli (Milli Ant) yol açmıştır. Osmanlı, aldığı bu radikal kararlardan geri dönüş yapmadığı için ingilizler başkenti ele geçirmişlerdir. Neydi bu kararlar, İngilizler neden çile’den çıktılar, zaten kukla halindeki devlete son verdiler? Basitçe gözden geçirecek olursak Türklerin çoğunlukta olduğu yerler ve Arapların çoğunlukta bulunduğu Suriye-Filistin, Irak gibi topraklar dan İngiliz ve diğer işgal kuvvetlerinin bir an önce çekilmeleri konusunda alınan kararların İngilizleri sinirlendirmiş olmasıdır.
Arap nüfusun çoğunlukta olduğu topraklardan da İngiltere’nin çıkartılacağı kararlaştırılmıştı. Bu demek sömürgelerin kaybı demek, petrolden vazgeçmek demek, Hint yolunun terkedilmesi demekti.
Türkler yemin etmişti, Türk ve müslümanların toprakları mutlaka özgürleştirilecekti. Hindistan’da bu sevinçle karşılık buldu, umutlar kabarmaya başladı. İslam dünyası yalnız değildi ve Osmanlı Meclisi padişaha ve İngilizlere rağmen radikal kararlar almıştı, umut vardı.
İngilizler bu umutları İstanbul’u işgal ederek söndürmeyi planladılar. Fakat olmadı kaçan mebuslar, askerler, din adamları Ankara’nın yolunun tuttular. Mehmet Akif Ersoy da valizini alarak camilerde konaklayarak Kemal’in yanına gidenlerdendi.
Anadolu halkları emperyalızme karşı Kemal’in liderliğinde birleşti ve savaştı. İtilaf Devletleri halkların kararlılığı karşısında çatladı önce İtalyanlar bisikletlerine binip kısa şortlarıyla tatile geldiklerini zannettikleri Antalya, Muğla, Kuşadası’ndan ayrılıp sessizce gittiler. Ardın’dan yöre halkının Kuvay-ı Milliye oluştturup direnç göstermesi ile Fransızlar Ankara Anlaşmasını yapıp Anadoluyu terk ettiler. En son piyonları Yunanlıların hezimeti sonrası İngilizler Mudanya Anlaşmasını imzalayıp Britanya’ya döndüler.
29 Ekim’de Cumhuriyet ilan edildi. Uzun yıllar tek parti ile yönetilen yeni devlet, demokrasi gelinceye kadar bir çok inkilâp hareketini gerçekleştirdi. Demiyolları, şeker fabrikaları, dokuma fabrikaları, demir-çelik hatta uçak fabrikası bile yapıldı. Tek parti devri sona erip 1950’li yıllarda Demokrat Parti kurulunca ekonomik ve siyasi tercihler değişmeye başladı. 1950-1960. 1952’de TBMM Natoya girdiğimiz anlaşmayı imzaladı. Kore’ye asker gönderip güya Kore’yi komünistlerden kurtarıp ikiye böldük. Amerikan üsleri peş peşe açıldı. Amerikan peynirleri hediye dağıtıldı. Süt tozu içer olduk. Uçak fabrikası kapatıldı. Kendi çıkartma gemimizi bile yapamaz haldeydik.
Kıbrısta katliamlar yapılıyor, biz bakıyorduk. Bütün bunlar yanlış politikaların bir sonucuydu. Ecevit’e kadar böyle sürdü. Amerika Kıbrıs’a çıkmamızı istemiyordu. Ecevitle beraber kesin Amerikancılığa paydos dendi. İslamcılardan Erbakan da ABD emperyalizmine karşıydı ve bu şekilde Kıbrıs Harekatı başladı. Liberal sağın Amerikancı olduğu bir çok parti kuruldu. Doğruyol, Anap, AKP gibi. Demokrat Partinin izinden gittiler hep.
Ne zaman ki Amerikan Fettullahçıları kullanmak ve yönetimi tam manasıyla ele geçirmek üzere darbe yapınca AKP’de tavır değişiklikleri görülmeye başlandı. Ancak işimizin bugün çok zor olduğunu herkes gördü. Çünkü helikopter, uçak, tank, hafif silah, İHA’lar bakımından dışa bağımlılık çoktu ve derhal bu işi çözmek lazımdı.
Parayla alınması gerekenleri ABD vermezse Rusya’dan Çinden almak ulusal çıkarlara uygundu. Savunma sanayinde ise dışa bağımlılık azaltılmalı, kaldırılmalıydı. Türkiye komşuları Suriye ve Irakla uyduruk sınırlara sahiptir. Bu coğrafyada binlerce yıldır var olan ulusumuz asli unsur olarak satranç masasında Şah olarak görev yapmak zorundadır. Başkanlık sistemi ideal olmakla birlikte başkanın parti başkanı gibi dolaşması ve davranması, yanlıştır. Başkanlık sistemi çabuk karar alma mekanizmasını işlevsel hale getirmekle birlikte çok farklı etnik, kültürel kısımlardan oluşan Türk Halkının birbirinden kopmasına yol açacak faaliyet ve davranışlardan da kaçınılmalıdır. Eski dış ve iç politika anlayışıylarıyla Türkiye yönetilememektedir. Örneğin dünyada sulh diyoruz ya, sulh için savaşmak gerektiği asla unutulmamalıdır. Suriye ve Irak Devletleri artık yoktur. Oluşturulmak istenen Amerikan işbirlik cinsi veya Rus yandaşı devletlerin Türkiye Devletine dost olarak yaşaması da mümkün değildir. Bu uyduruk devletler onun bunun oyuncağı olup halkının gerçek temsilcileri olmadıkları için Türkiye’nin pasif kalıp kendi içine kapanması affedilemez bir hata olacaktır.
Osmanlı bunu ölmeden önce görmüş ve Misak-ı Milliyi imzalayarak şu mesajı vermişti. “Türklerin ve müslümanları çoğunlukta olduğu toprakları asla işgal ettirmeyiz!”
Atatürk te ölmeden önce Hatay’a doğru Adana’daki askeri harekatta bir ayağına çizmesini giymiş diğerini giymemişti., Fransız gazeteci sordu”neden?” diye Atanın cevabı netti- “Diğerini Hatay’da giyeceğim”
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.