Tabiatta sebepsiz, hikmetsiz ve emirsiz bir yaprak bile kıpırdamaz. Bir de her hareketin bir öncesi, seyri süresi ve sonucu vardır. Kâinatta bir başıboşluk, rastgele, tesadüfen bir hareket yoktur. Her şeyin bir sistemi, o sistemi işleten yasaları ve o yasaların da ölçüleri vardır. Onlar görünür, görünmez emir, el ve eller tarafından yönetilir ve çalıştırılırlar. İşte bizde işleyen bu sisteme bakış açısı noktasından bir değerlendirme yapalım dedik. Baktık, bu konuda toplumda ve temelde iki farklı düşünceyle karşılaştığımızı gördük. Bunlar da, fizik- metafizik, materyalist ve tasavvufilik. Ne oldu, garip ve acaip mi buldunuz? Pek hoş bir tebessümünüz olmadı. Bence bu olayların yorumu bile, her iki açıdan eksik. Ama durun bitmedi, sabredin; bu yorumlara bir üçüncüsünü daha ilave edeceğiz ki, bu daha bir gündem de olanıdır; bilimsel ve dinsel olarak dillerde dolaşıyor. Bu arada geliştirilen teknolojinin âletleriyle bilimsel veriler şaşmaz ve yanılmaz deniyor. Doğrudur; âletler yapılış sistemine göre, arıza yapmadıkça yanlış yapmaz. Onlar yapılış ve ayarlanış şekline ve düzenine göre ölçümlerini doğru verirler. Ancak, olayların yoğunluk derecesinin tahribat sonuçlarını veremezler ve oluş nedenlerinin insanla ilgili olan hırs, gayz ve haz kaynaklı tabiata olan müdahaleler konusunda bir tespit de yapıp bildiremezler. İşte, olayları ölçümlerinde bunlara yer vermeyen insanoğlu, materyalist düşünceyle, kendisini çok gelişmiş bir robot gibi kabul eder ve kontrolsüz gelen sel suyunun debisini, rüzgârın hızını ve tayfunun bilmem nesini ölçmekle olayın raporunu tutar. Kendini dinde uzman sayan da olayla ilgili tasavvufi inançla, Allah bizi işte böyle sınar ve suçlarımızın dünyadaki karşılığını verir der ve muğlâk bir inançla tespit yapar. Kendince bu olaylar zincirine oda bir katkı yapar!
SAĞANAK YAĞMURLAR TAYFUN VE HORTUMLAR
Yukarıda bir genelleme yaptık, şimdi detaylara inelim. Son yıllarda yağmurlar genellikle afatı andırır bir yoğunlukta oluyor. Can kayıpları, canlı mal telefatları yanında, yerleşim yerlerinin ev ve dükkanları, ekili alanlardaki ürünleri, seller basıyor ve çok büyük kayıplara sebep olunuyor. Geçen hafta yine böyle bir felâketli süreç yaşadık. İstanbul ve Bursa da canların kaybıyla, acı ve hüzne sebep olan sağanak yağıştan sonraki sel felaketi, taşan dereler ve içi su dolan bodrum katları vatandaşları perişan etti. Yaşanan bu olayların hasar tespit çalışmaları yapılıyor ve yapılacak, devlet vatandaşlarına yardım elini uzatacak ve yaralar sarılmaya çalışılacaktır. Lâkin, planlı şehircilikle ilgili bu olayların bir arka planı var, o ne olacak? Detaylarıyla ele alınıp ciddi bir şekilde dile gelmiyor. Haliyle, geleceğe yönelik yapılmasıyla ilgili görüş ve düşüncelerin de bir inandırıcılığı olmuyor. Aslında gündemin ana kriterleri bunlar olmalı değilmidir? Amma velâkin, medyadan Uzmanları dinliyor ve yazdıklarını okuyoruz. İnancıma göre yaptıkları açıklamalar ve serdettikleri düşünceler, istisnalar hariç genelde tatmin edici ve ümit verici olmuyor. Bu uzmanların büyük şehirlerde ve diğer alanlar da yaptıkları binaları görüyoruz ve bila mecburi içlerinde oturup yaşamımızı da sürdürüyoruz. Kooperatif kanalıyla veya diğer usullerle inşa edilen apartmanlara bakıyoruz! Sağlamlık ve dayanıklılığı zaman zaman tartışılıyor. Ayrıca bunlarda bir sanat özelliği ve estetik güzelliği andıran bir farkındalıkta göremiyoruz? Ne var; sadece bu alana kaç tane blok sığar ve bunlardan kaç daire çıkar? Evet, bunlar kibrit kutusu gibi üst üste yığma bir yapılaşmadan ibaret değil mi? Meselâ, bizim oturduğumuz Söke Çeltikçi Mahallesi Barış koopretifi’ni ele alabilirsiniz. Ha bir de ibadethanelerimizle ilgili camilerin dibindeki yapılaşmalara bakın. Mesela Hacı Ziya bey, Çeltikçi ve Hacı Sivaslı Camileri. Hele Sivaslı Cami âdetâ apartmanların arasında boğulmuş. Hani nerde, yükseklikleri ile ilgili yasal mesafeye riayet etmek?
İLÇEMİZ SÖKE’DEN BAZI KRONİK MANZARALAR
İnsanların içinde bazı kronik hastalığı olanlar vardır, heyet raporlu ilaç kullanırlar. İlçemiz Söke’de kronikleşmiş bazı sorunlar vardır. Bunların yaşam destekleri de trafik cezaları, sabır ve suskunluk mudur bilemiyorum. Özellikle şehirleşme açısından çağdaş ve modernliği örnek almamaktan dolayı, cadde ve sokaklarımızda trafik sıkıntımız birinci sırayı alıyor. İyileşme, rahatlama Hak getire! Eee çözüm yok mu? Olmaz mı hiç, var elbette; ya nasıl, şehrin gelişimini sağa-sola olmaz da, aşağı mı, yukarı mı kaydıralım anlamında düşünceler. Resmi daireleri, bazı kurum ve kuruluşları buralara çekmek, şehrin merkezini sadece ikamet alanı olarak kullanmak. Olur mu dersiniz? Neden olmasın, hâli ve istikbali ferahlatacak bir düşünceyle yapılacak plan ve projelerle! Neyse biz şimdiye bakalım, gündemde ne var? Ne yok ki, Söke fabrikalardan duman altı oluyormuş, esnafın korona virüs dolayısıyla sıkıntısına Allah yardımcısı olsunmuş, domuzlar mezarları talan ediyormuş, Bağarası’nda dere sorunu çözülemiyormuş. Çözülen sorun var mı? Evet, İlimiz Aydın yıllar öncesinden Büyükşehir statüsüne girdi, bu değişimle kazanımı ne oldu ve nasıl bir olumlu dönüşüme uğradı. Aydın İline bağlı Söke’nin şimdiye dek kronikleşmiş sorunları durup, onlara daha başkaları da eklenmedi mi? Şimdiye kadar bunların bilimsel düşünceyle analizi yapılıp, seçim dönemleri vaatleri de bunlara katılarak bir değerlendirmesi yapıldı mı? Örneğin siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının böyle bir çalışması var mı? Yoksa, neden yapmıyorlar? Haftaya görüşmek ümidiyle şimdilik hoşça kalın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.