Devam
“İzin alırsam Aydın’a bildirileceği için uyanabilirler, en iyisi ben rapor alayım, tedavimin devamı için Ankara’ya gideceğim diye bir dilekçe vereyim, böylece kimse şüphelenmez.” dedim. Öyle yaptık. Ben Aydın’a sunduğum dosyanın aynısını çantama koydum ve doğruca Genel Müdür’e çıktım. Genel Müdürle daha önce Aydın’da bir okul açılışında karşılaşmıştık. Hatta daha sonraları bana Genel Müdür Yardımcılığı teklifini biri aracılığıyla göndermişti. Bu yüzden ismen ve şahsen tanışıklığımız da vardı. Sekreter, içeriye telefon etti. Hemen kabul edildik. Konuya, önce dosyayı incelemesini daha sonra talebimi söyleyeceğimi ifade ettim. Bir bir istatistiklerden, iş yeri sayısına ve dökümüne kadar işaretlenmiş haritaları, bahçenin planını, bir ihata duvarı ile ayrılacak alanı hepsini tek tek gördü inceledi. “Evet, ne istiyoruz, ne yapacağız?” dedi. “Bir de şu yazıları gözden geçirir misiniz?” dedim. Baktı, kendi ret yazısı... Sekreteden “Bu yazının ilgisini getirin.” dedi. Bulup getirdiler. “Bunun ekinde herhangi bir dosya, rapor yok mu?” Hayır, cevabını aldı. Bunun üzerine Aydın’ın niyetini anlattım. “Bin iki yüz öğretmenin bir lokale, öğretmenevine ne kadar ihtiyacı olduğunu siz takdir edin.” dedim.
Aydın’ı telefonla aradı. Bizim Kaymakamlıktan gönderilen yazı ekindeki dosyanın özel kurye ile ertesi günü kendisine ulaştırılmasını istedi. Aslında o dosya benim kendisine sunduğum dosyanın aynısı idi. Sekreteri çağırdı, ilk yazıya ilgi tutarak adı geçen yere öğretmenevi yapılabileceğine dair bir onay yazısının suretini bana verdi. Yazı valiliğe yazılmıştı. Ama aslı değildi. Ben ertesi günü daireye geldiğimde Müdür bey, “Hani gitmedin mi?” diye şaşırdı. “Bir günde işi hallettim, şimdi Aydın’ın paçaları tutuştu, onlar uğraşsın.” dedim, olayı anlattım. Ben Müdür beyin odasından çıkmadan Aydın’dan yatırımlara bakan şube müdürü arkadaş geldi. Bizim o yazımızın ekindeki dosyayı kaybetmişler de bizden suretini almaya gelmiş. Müdüre bir göz ettim, ben bakayım diye çıktım. Memurların odasına gittim. Dedim ki “Aydın’a gönderdiğimiz yazının ekindeki dosyayı geçen gün siz bana verdiniz. Elde başka sureti kalmadı. Öyle söyleyeceksiniz. Aydın’dan geldiler. Kabahatlerini örtmek için kılıf hazırlıyorlar, güya bizim gönderdiğimiz dosya kaybolmuş, onun suretini istemeye gelmişler. Yok bizde.” Oradan iki oda ötedeki müdüre telefon ettim, “Aydın’dan gelen şube müdürüne çaktırmadan memurlar odasına gel, lüfen.” Müdür geldi durumu anlattım. “Bizdeki sureti ben aldım Ankara’ya götürdüm, Genel Müdürün elinde. Bizde de bir sureti kalmadı. Öyle söyleyeceğiz.” Müdür gitti, biraz rol yaparak afur tafur güya bize söyleniyor... Sonuçta bizde böyle bir dosya yok, kalmadı. Kısacası şube müdürü arkadaş süklüm püklüm Aydın’a döndü. Bilmem Genel Müdüre nasıl bir cevap götürdüler veya kayboldu dedikleri ellerindeki dosya ile mi gittiler bilmem. Ama benim Genel Müdüre verdiğim dosya bir ay kadar sonra geri geldi. Bu süreçte onay yazısı da ilden bize ulaştırıldı.
Daha sonraki yıllarda öğretmenevini yaptık, bitirdik.
Yurtdışı Öğretmenliği için Sınavlara Girdim
1979 yılında Yurtdışındaki Türk çocuklarının okutulması amacıyla açılan sınava başvurdum, kazandım. Ama ertesi yıl 12 Eylül olduğu için mülakat bir yıl ertelendi. Ankara’daki mülakata katıldım. 1981 yılında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nda dört ay süre ile Almanca kursuna katıldım. Kursu başarı ile bitirdim. Bütün evrakarı hazırladım. Pasaportlarımız bile hazırlandı. Ancak kadro açılınca çağrılacağımız belirtildi, sertifikalarımız verildi. Söke’ye döndüm. Hep haber gelecek diye bekledim. Arada telefon edip soruyordum. “Kadro açılınca gönderileceksiniz.” cevabını alıyordum.
Bir yılı geçtikten sonra artık ümidimi kestim. Sağlamca buradaki görevime, öğretmenliğime sarıldım. Her şeyin Allah’ın takdiri olduğunu, benim için, ailem için en iyisinin böyle olması gerektiğini takdir buyurmuştur diye düşündüm ve hâlime şükrettim.
Yine eskiden olduğu gibi Türkçe üzerine çeşitli yazılar biriktiriyor, notlar alıyordum. Fihristler dolduğu için artık farklı yöntem bulmalıydım. Bir konuyu bulmak için farklı farklı sekiz on tane fihristi gözden geçirmek gerekiyordu. Bu da zaman kaybı oluğu kadar yorucuydu da... Nihayet fiş usulü aklıma geldi. Ayakkabı kutularına zarf büyüklüğünde matbaada kestirdiğim fişlere yazmaya başladım. Böylece kullanmada büyük kolaylık oldu. Bu fişlerin ne olduğu ve bana ne fayda sağladığını daha sonra anlatacağım.
Okul Müdürlükleri Teklifleri
Daha önceleri zamanın İl Millî Eğitim Müdürü Sami Koç bey, bir gün telefonla beni çağırtmış. Gittim, makamında ziyaret ettim. Nazilli’de açılan yeni temel eğitim okuluna kararnamemi çıkarttığını, gidip ev bulmamı ve kısa sürede işe başlamamı söyledi.
Devam edecek
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.