Cumartesi'den devam
-Nereye gitmiş olabilirler?
-Sonra görürsün... Kornelya, Alyanos’a düdük çalıveriyor.
Barktutmuş, yorgundu. Gidip yatmayı yeğledi. Gitmeden önce tembih etmeyi ihmal etmedi.
-Yarın mutlaka Alyanos’u ve Almala’yı görmeliyim.
-Peki, söyleriz.
***
Alyanos ve Almala güle güle barka geldiler. Alyanos’un yüzünde güller açıyor, Almala sevinçten odalara sığamıyordu.
Konuklar kendilerine ayrılan odalara gitti. Almala da çobanların barındığı taş binaya uyamaya gittiler.
Alyanos, anne babasına yarı kekeleme, yarı işaretle geçmişte olanları anlatmaya çalıştı. Arabanın önüne beş altı tane at fırlayınca katırların ürktüğünü ve uçtuklarını ifade etmeye çalıştı.
Annesi:
-Almala’nın dediğine göre meyhanecinin adamlarının tuzağıymış. Kendi aralarında konuşurken duymuş.
Alyanos, Leodikyalı meyhanecinin adamlarının sebep olduğunu bilmediğini... Çünkü adamları görmemişti.
Sabah erkenden sağım işi bitmişti. Almala oğlakları analarına kattı. Oğlaklarla annelerinin birbirine kavuşmalarını, bu kavuşmada her iki tarafın da duymuş olduğu sevinci, mutluluğu doya doya seyretti. Oğlaklar doyunca birer birer ayırdı ve oğlakları yola düşürdü. Barkın konuk odasına geldi Alyanos’u çağırdı. Beraber oğlak gütmeye götürmek istediğini, gelip gelmeyeceğini sordu. Alyanos memnuniyetini belirten işaretler yaptı. Mutfağa geçip iki kişilik azığı yancığına koyup hemen oğlakların peşine koşturdular.
Alyanos, konuşulanları duyuyor ve anlıyor ancak konuşamıyordu. Almala ona sipsi çalmayı öğretmeye gayret ediyor, böylece gırtlağından çıkaramadığı sesleri düdükle ifade etmesini istiyordu.
Günler bu tür uğraşılarla geçip giderken bir gün Ardıçlı Bark’a gelen haber ortalığı çalkalandırdı. Yeni Bizans imparatoru Malazgirt’in öcünü almak için sefere çıkıyormuş. Zaten Khonas ve Leodikya da artık tekrar Bizanslıların olmuştu. İmparatorun bu hareketinden yüz bulan tekfurlar bu huzuru bozmaya can atacaklardır. Bundan sadece Türkler değil, yerliler de zarar görecek demektir.
Yerliler, özellikle halk bu tür bir kavgaya hiç taraftar değillerdi. Ama kiliselerdeki, manastırlardaki din adamları ortalığı hiç durmadan kışkırtıyor, çatışmayı, Türkler üzerine harekete geçilmesi için halkı körüklemekte başı çekiyorlardı. Bizzat Kaysariya papazı, bir pazar vaazında “Türklerle konuşan, alışveriş eden, onlardan yardım alan, onlarla düşüp kalkan, hele hele evlenmeye kalkanların yerlerinin cehennemin dibi olduğunu” ifade etmiş, Alyanos ise hemen kiliseyi terk etmişti. Hayatında en büyük darbeyi kendi halkından ve buna karşılık hesaba gelmez iyiliği ve yardımı Müslüman Türklerden görmüştü. “Bu papazın savaştan başka bir şeyi gözü görmüyor, iyilik nedir bilmiyor.” diye dili dönmese de zihninden geçire geçire eve dönmüşü. Annesi, “Ayin erken mi bitti?” diye sorması üzerine yine işaretlerle kiliseyi terk ettiğini, bir daha gitmeyeceğini anlatmaya çalışmıştı.
***
Devam edecek
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.