A ziz dostlar, düşünüyorum da, neden insan kendi özünü, fıtratını oluşturan yazılımını kendine mâl edip putlaştırıyor? Bunda direnip
dinden uzaklaşıyor, ilme mutlakiyet tanıyıp, imanla ayrıştırıyor? Meselâ, dünya insanlık tarihi nerde, nasıl ve ne şekilde başladı
değerlendirilmesinde yollar ayrılıyor. Din ilme karşı, ilim de dine karşı farklı kulvarlarda seyrediyorlar. Tabi bu ayrımcılığı yapan insanlar,
Hak dinde ve ilmin özünde böyle bir yol ayrımı yok. Ama dini kendinin malıymış gibi yorumlayıp hükümler koyanlar bunu yapmıştır.
İlimde de kendini otorite sayanlar, ilimden, dini ayırmışlar ve ilimde karar kılmışlar. Aslında ikisi de birbirini tamamlıyor, insanda dengeli
ve istikrarlı yaşamı oluşturuyorlar. Ancak, Allah’ın dininde kendilerini hükümran kabul eden otoriterler, Allah adına kendi fikir ve
hükümlerini dine mal edip insanlara zulmetmişler. Bunu yahudi hahamları, hıristiyan papazları ve müslümanların da din adına hükmeden
devlet adamları yapmışlardır. Tarihte bunlar çok olmuştur, en fazlasını da yahudi ve hıristiyanlar yapmıştır. Sanırım bunlara bakarak ilim
adamları da dinle, ilim arasına mesafe koymuşlar. Dini kaynağından araştırıp öğrenmedikleri için bu yanlışa düşmüşlerdir. Çünkü dinin
son kitabı Kur’an da, dinle, ilim ayırımı yoktur, tam aksi ikisi birbirinin tamamlayıcısı ve eyleme/amele dönüştürülüp yaşanmasını
oluşturmaktadır. Her dini inançta Âdem kıssası var, versiyonları farklı olsa da! Böyle olduğu hâlde bilimsel tarihin insanlarına, insanlık
tarihinin başlamasında neden bu kıssa odak noktası olmuyor? Özellikle bir de Kur’an gibi bir mucizil beyan var iken! Olduğu gibi teorik
uydurmalardan insan havsalasının kurguları ilim diye insanlığa dayatılıyor? Tek ve sadece dinden kaçmak, dini bir atmosfer
oluşturmamak içinmidir bütün bunlar? İyi de, insana ne kazandırıyor, din elden gitmiş, ilim yerinde durmuyor, insan neye tutunacak, kime
dayanacak ve nasıl mutlu olacak? İnsan her şeye dayanabilir, ama anlamsızlığa dayanamaz. Boşlukta kalmak, boşa çalışmak ve boşuna
yaşamak insana göre değildir. İnsan duyguları eğitilerek insan olur. İnsan, Allah’ın eseridir, eserine emek veren onu heder etmez. Allah
insanı sevdi yarattı, sevgiden yarattı. Bir çok özellikler verdi, diğer yaratıklardan farklı hasletlerle donattı ve dünyaya Halife yaptı. Daha
ne yapsın; ama insan aldı kendisini çöplüğe attı. Şimdi, ona bu özellikleri verenin, buna bir hesap sorma hakkı olmasın mı? Ağzımızı
açtık mı eşyanın hakikatinden bahsediyoruz. İnsanla mukayesesi mümkün mü? Kim kendisini, kendisinin dışında bir varlıkla ayni kefeye
koyulmak ister? Demek ki, insan olmanın değerini bilmek ve onu heder etmemek gerekiyor. İnsan, kâinat ufkunun derinliklerine seyahat
etmek ister, Allah ona ruhundan ruh ve bütün âlemlere uzanacak bir beyin vermiştir. Merakını gidermek, idrakını yenilemek ve bütün
bunları yapabilmek için insana ucu her zaman açık bir tahayyül gücü vermiştir.
Buraya kadar yaptığımız genellemeden sonra, şimdi özele dönmek istiyorum. Ben de müslümanım benim de imanım var ve ben de
inanıyorum diyenler, Peygamber Hz. Muhammed Aydın’da dünyaya gelseydi ne yapardı, Kutuplarda dünyaya gelseydi nasıl giyinirdi?
Evet, dini düşüncenizi ve iman bilincinizi hiç sorguladınız mı? Ben dini nerden ve nasıl öğrendim, bilimsel ve dini temel değerlerim
nereye dayanıyor? Öğretmenin niçini, zihnin biçimini belirlermiş diyorlar, bir fikriniz var mı? Benim bir fikrim var, okumuşların,
okumayanlarıyız biliyor musunuz? Okumamız da iş sahibi olmak için, okul bitti kitaplar çöpte, gözümüz çok paralı bir işte. Örneğin
felsefeyi okumak felsefecilerin görüşlerini ezberlemek değildir ve olmamalıdır. Ha birde masa başı yazarlar vardır, İbni Hâldun bunlar
için, gezmeyenden âlim olmaz diyor. Bu ortamda da dikkat edilecek hususlar vardır, anlaşılmak isteyenleri, anlamak. Yeni bakış açısını
yeni gençlere anlatırsınız. Çünkü, yeni bakış açıları yeni zihinlerden çıkar. Bu nedenle sevgili ve saygı değer öğretmenler, 13-14
yaşındaki çocukları adam yerine koyun. Bilgiyi kullanmayı öğrenemeyen, bilgisayarı öğrense ne olur? Unutmayalım, engeller kimisinin
kırılmasına, kimisinin de rekorlar kırmasına sebep olabilir. Son olarak kadim ve sonsuz gerçeği vurgulayıp konuyu noktalayalım. İslâm
bilgi sistemi iki ayak üzerine oturmaktadır; gayb ve şehadet. Kur’an-ın her tarafı ya doğrudan, ya dolaylı olarak, ya hüküm açısından
veya düşünce açısından Hakkı-Hakikati anlatır. Anlayana selamlar, anlamayana da hidayetler diliyoruz.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak YeniSöke Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan YeniSöke Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler YeniSöke Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı YeniSöke Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.